Sözlük Derlemesi
A Â B C Ç D E F G H I İ K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z
AB AC AD AF AH AK AL AM AN AP AR AS AT AV AY AZ
bulunan kelime: 327 sayfa: 1 / 17
Aba altından değnek göstermek
 Sakin, yumuşak görünmekle birlikte karşısındakini gizliden gizliye korkutmak.'Sakın onlara aba altından değnek göstermeye kalkma, yoksa kaçırırsın.'
Abacı, kebeci, ara yerde sen neci?
'Tamam, ilgililer bu işe karışabilirler, ama sen neci oluyorsun' anlamında kullanılır.
Abayı yakmak
Gönül verip âşık olmak, tutulmak.'Türkmen kızına abayı yakalı beri, sazı elinden düşürmez oldu.'
Abbas yolcu
1. Yola çıkmaya kesin kararlı.'Abbas yolcu! Daha fazla oyalamayın.' 2. Ölmek üzere (olan). 'Komaya girdi, abbas yolcu mu ne?'
Abesle iştigal etmek
Yersiz, yararsız, boş ve anlamsız şeylerle vakit geçirmek.'Şu yaşa geldin, ama abesle iştigal etmekten vazgeçmedin.'
Abuk sabuk konuşmak
Düşünmeden, birbiriyle ilgisi olmayan, tutarsız, saçma sapan söz söylemek. 'Yeter artık, abuk sabuk konuşmalarına daha fazla dayanamayacağım.'
Abur cubur
Yararlı olup olmadığı düşünülmeksizin rast gele yenen, yemek yerini tutmayan yiyecekler.'Ne diye çocukların karnını abur cuburla doyuruyorsun?'
Aceleye getirmek (dara getirmek)
1. Bir işi gerektiği gibi yapmayıp, zaman darlığından yararlanarak birini aldatmak. 'Tezgâhtar aceleye getirerek gömleğin defolusunu vermiş.'2. Zaman darlığı sebebiyle gereken More…
Acemi çaylak
Toy, tecrübesiz, beceriksiz. 'Acemi çaylağa bak hele! Sen mi tamir edeceksin o saati?'
Acı çekmek (duymak)
1. Ağrı, sızı duymak. 'Kazadan sonra çok acı çekti.' 2. Üzülmek, üzüntü içinde kalmak.'Eşini kaybedeli on yıl oldu ama o hâlâ acı çekiyor.'
Acı soğuk
Keskin, hoşa gitmeyen, çok üşütücü soğuk.'Acı soğuk insanın iliklerine işliyordu.'
Acı söz
İnsanın gönlünü inciten, onuruna dokunan ağır söz.'Bu acı sözlerine kim katlanır sanıyorsun?'
Acısı içine (yüreğine) çökmek (işlemek)
Bir şeyin verdiği acı, üzüntü benliğinde derin iz bırakmak.'Elindeki tek evi de yanıp kül olunca acısı yüreğine işledi.'
Acısını çekmek
Yapılan yanlış bir işin doğurduğu sıkıntı ve üzüntüyü yaşamak.'Kestiğim o ağacın hâlâ acısını çekiyorum.'
Acısını çıkarmak
1. Acılığını yok etmek.'Yağda kavurarak acısını aldı.'2. Önceden uğradığı maddî ve manevî zararı sonradan gidermek. 3. Öç almak.'Bir gün bana yaptıklarının acısını senden More…
Aç acına
Aç olarak, hiçbir şey yemeden.'Bu iş aç acına yapılmaz.'
Aç susuz kalmak
Çok yoksul bir duruma düşmek, fakirlikten yaşayamaz hâle gelmek.'Afrika kıtasının pek çok insanı aç susuz kalmış durumda.'
Açığa vurmak
Gizli, saklı bir şeyi herkese duyurmak, ortaya çıkarmak.'Yıllardır içinde sakladığı sırrı mahkemede açığa vurdu.'
Açığa çıkarılmak (alınmak)
İşinden çıkarılmak, görevine son verilmek.'İşe üç gün geç geldi diye açığa alındı.'
Açığı çıkmak
Saklamakla görevli bulunduğu para, eşya veya başka bir şeyin sayım sonucu eksik olduğu anlaşılmak.'Kasiyerin salı günü akşamı on bin lira açığı çıktı.'
Deyimler Sözlüğü KuRGuN SöZLüK
ana sayfa Kaynaklar/Sources yukarı
© 2019 KuRGuN XHTML | CSS Powered by Glossword 1.8.12