Sözlük Derlemesi
A Â B C Ç D E F G H I İ K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z
EC ED EF EK EL EM EN ER ES ET EV EY EZ
bulunan kelime: 129 sayfa: 1 / 7
Ecel aman verirse
Ölmezsem, ömür yeterse.'Ecel aman verirse torunumu da görürüm.'
Ecel teri dökmek
Çok korkmak, heyecan içinde bulunup terlemek, korku ve bunalım içinde olmak.'Köprüden geçerken ecel terleri döktüler.'
Eceli gelmek
Ölmek, sonu gelmek, yok oluş vakti gelmek.'Herkesin eceli gelecek ve bu dünyadan göçecek.'
Eceline susamak
Ölümüne yol açacak kadar tehlikeli işlere girişmek.'Bırak o silâhı elinden, eceline mi susadın sen?'
Eciş bücüş
Çarpuk çurpuk, eğri büğrü, düzgün yanı olmayan, çirkin bir biçim almış bulunan.'Eciş bücüş bir yazıyla karşılaşınca şaşırdı.'
Edebiyat yapmak
Bir işe yaramayan, konuyu açıklamaya yetmeyen, gerçeği yansıtmayan süslü, parlak ve gereksiz sözler söylemek.'Edebiyat yapmaya amma da meraklı bir insanmış.'
Efkâr dağıtmak
Sıkıntıyı gidermek, üzüntüyü yok etmeye çalışmak.'Sahile efkâr dağıtmak için inmiş olmalı.'
Eğri (gözle) bakmak
Kötü düşünce besleyerek bakmak.'O, hiç kimseye eğri gözle bakmazdı.'
Ekmeğinden etmek
İşinden çıkarmak veya atmak.'Adamı durup dururken ekmeğinden ettiler.'
Ekmeğine yağ sürmek
Birinin yararına göre eylemde bulunmak, istemese de birinin işine yarayacak biçimde hareket etmek.'O işi bana vermemekle yabancıların ekmeğine yağ sürdün sen.'
Ekmeğini kazanmak
Geçimini temin edecek, ihtiyaçlarını karşılayacak parayı kazanmak.'Kaygılanma, ekmeğini kazanmasını bilir o.'
Ekmeğini taştan çıkarmak
En zor işleri bile yapıp geçimini sağlayacak becerilikte olmak, her türlü işi yapmak.'Ekmeğini taştan çıkaran insanların arasına katılmakta gecikmedi.'
Ekmek elden su gölden
Kendisi kazanmayıp başkalarının kazancı ile geçinen kimselerin durumunu anlatmak için kullanılır.
Ekmek kapısı
Çalışıp para kazanılan, geçim sağlayan iş yeri.'O dükkân benim ekmek kapım, asla satmam, satamam onu!'
Ekmek parası
Kazanç, geçinmek için kazanılan para.'Ekmek parası kolay kolay kazanılmıyor.'
Eksik gedik
Ufak tefek ihtiyaçlar.'İkramiye ile eksiği gediği kapadılar.'
Ekşi yüz
Somurtkan, asık yüz.'Onun ekşi yüz göstermeye hakkı yoktu.'
El açmak
1. Dilenmek. 2. Başkasının yardımını almak için yalvarmak.'İhtiyarlayıp da el açacağı hiç aklına gelmemişti.'
El altından
Kimsenin haberi olmadan, gizlice.'Parayı el altından verdi.'
El atmak
1. Bir işe girişmek. 2. Birisinin işine karışmak.'Üstüne vazife olmayan işe el atma sakın!..'
Deyimler Sözlüğü KuRGuN SöZLüK
ana sayfa Kaynaklar/Sources yukarı
© 2019 KuRGuN XHTML | CSS Powered by Glossword 1.8.12