Sözlük Derlemesi
A Â B C Ç D E F G H I İ K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z
KA KE KI KO KR KU
bulunan kelime: 25 sayfa: 1 / 2
Kıl payı (kalmak)
Çok az, az bir fark (kalmak).'Araba o hızla virajı alamadı, uçuruma yuvarlanmasına kıl payı kalmıştı.'
Kılı kırk yarmak
Titizlenmek, çok dikkat ederek en ince ayrıntılarına kadar incelemek, önemle üstünde durmak.'Bir malı almadan önce kılı kırk yararcasına evirir çevirir ve öyle alırdı.'
Kılına dokunmamak
Bir kimseye, zarar verebilecek en ufak davranıştan bile kaçınmak.'İnan anne, kılına bile dokunmadım kardeşimin!'
Kılını bile kıpırdatmamak (veya oynatmamak)
Bir durum karşısında en küçük bir tepki bile göstermemek, ilgisiz kalmak, harekete geçmemek.'Onca insan üstüme yürüdü ama o kılını bile kıpırdatmadı.'
Kıran girmek
1. Daha önce bulunan şey bulunmaz olmak. 2. Hayvanlar ya da insanlar arasında öldürücü bir hastalık yayılmak.'Kıran girdi, bütün koyunlar telef oldu.'
Kırık dökük
1. Eski çürük, sağlam olmayan, değersiz (şey). 2. Düzgün olmayan, parça parça, dağınık (söz).'Şu kırık dökük eşyaları ortadan kaldırın hemen!'
Kırıp geçirmek
1. Yakıp yıkarak, baskı yaparak, öldürerek büyük zarar vermek. 2. Çok sert davranarak darıltmak. 3. Garip olan söz ve davranışlarıyla herkesi güldürmekten katıltmak.
Kırk dereden su getirmek
Birini kandırmak için çok dolambaçlı gerekçeler ileri sürmek, ikna edebilmek için çok uğraşmak.'Ne inatçı adammış, bir evet demek için kırk dereden su getirtti bana.'
Kırk tarakta bezi bulunmak
Birbirinden farklı birçok işle uğraşmak, birçok ilişkisi bulunmak, gizli ilişkileri olmak.'Ne iş yaptığı belli değil, kırk tarakta bezi var adamın.'
Kırklara kırışmak
Bir kimse artık ortalıkta görünmez olmak.
Kısmeti açılmak
1. Kazancı artıp bolluğa erişmek. 2. Bir kızı isteyenlerin çoğalması.'Bu miras kızın kısmetini de açtı hani!'
Kısmetini (nimetini) ayağıyla tepmek
" Kavuşacağı iyi bir durumu, kıymetini bilmeyerek reddetmek; istememek, değerlendirememek."
Kıssadan hisse almak
Bir olaydan, anlatılan bir hikâyeden ders almak.
Kıt kanaat (geçinmek)
Yoksulluk içinde, zar zor ve güçlükle (geçinmek).'Bir zamanlar biz de kıt kanaat geçiniyorduk.'
Kıvamına gelmek (bulmak)
En uygun zamanında olmak, gerekli ve istenilen şartlar yerine gelmek, istenilen duruma gelmek.
Kıyamet kopmak
1. Kıyamet günü gelmek. 2. Bir yerde çok gürültü ve patırtı kavga, telâş olmak.'Kıyamet günü gelecek ve insanlar sonunda hesaba çekilecekler.'
Kızarıp bozarmak
Utanarak renkten renge girmek, kimi duyguların etkisiyle yüzünün rengi değişmek.'Pot kırdığını anlayınca ne yapacağını şaşırdı, kızarıp bozaran yüzünü kapatmaya çalıştı.'
Kızıl (kızılca) kıyamet kopmak
" Bir meselede büyük, aşırı, gürültülü bir kavgaya yol açmak; yüksek sesli tartışma başlatmak.'Sizin bostanlara su vermeyeceğim deyince kızılca kıyamet koptu.'"
Kilit noktası
Bütün işlerin çözümlenmesi ona bağlı olan önemli unsur, üzerinde durulması gereken en önemli nokta, makam veya yer.
Kim vurduya gitmek
Bir kargaşa anında ve kalabalık arasında kimin tarafından vurulduğu veya dövüldüğü belli olmamak.
Deyimler Sözlüğü KuRGuN SöZLüK
ana sayfa Kaynaklar/Sources yukarı
© 2019 KuRGuN XHTML | CSS Powered by Glossword 1.8.12